Ahlak Nedir? Ahlak Ne Demek Anlamı, Filozoflara Göre Ahlak
Ahlak nedir, Ahlak ne demek sözlük anlamı nedir? Ahlak ne anlama gelir? Ahlak yasası, Ahlak dışı, Ahlak-ı fazıla vb ne demek? Filozofların Ahlak Anlayışları.
AHLAK bir toplumda iyiliği ve kötülüğü belirleyen değer hükümlerine göre, yapılması ve yapılmaması gereken hareketleri belirten kuralların tümü. Ahlakın temeli kişiyi erdemli kılmaktır. Erdeme ulaşmak için de kişinin adaletli, hayırsever, ölçülü, sabırlı davranması gereklidir.
Ahlak Ne Demektir Sözlük Anlamları
1. Mutlak olarak iyi olduğu düşünülen ya da belli bir yaşam anlayışından kaynaklanan davranış kuralları topluluğu: Katı bir ahlak anlayışı.
2. İyinin ve kötünün bilimi; etik ilkeler tarafından yönlendirilmeleri bakımından ele alınan insan davranışlarının kuramı.
3. Bir kimsenin iyi niteliklerini ya da kişiliğini belirten tutum ve davranışlar bütünü; huy: Ahlakı bozulmak. Yüzü güzel ama ahlakı nasıldır bilemem.
Ahlak-ı fazıla, erdemli davranışlar, iyi ahlak. Ahlak-ı hamide, övülecek huylar, övülmeye değer ahlak. Ahlak-ı ha-sene. güzel huylar.
Ahlak dışı: Yerleşik ahlak ilkelerine uymayan, geleneklere ters düşen davranış ve düşünce ya da bunu ortaya koyan şey için kullanılır, töredışı: Ahlakdışı düşünceler. Ahlakdışı bir film.
Felsefi Bir Terim Olarak Ahlak Ne Demektir?
Ahlak yasası. Kant’a göre, mutluluğa ulaşmayı sağlayan yasa. (Kant, şöyle der: “Mutluluğa layık olmanın yolunu göstermekten başka bir nedene dayanmayan yasaya (eğer böyle bir şey varsa], ahlak yasası ya da töreler yasası diyorum”
Hukuki Bir Terim Olarak Ahlak Ne Demektir?
Hukuk. Ahlak kuralları, devletin yaptırım gücünden yoksun olsalar da toplum hayatında düzenleyici etkinlikleri olan kurallar. (Ahlak kuralları, bir toplumda zaman içerisinde gelişen ve insan davranışlarını iyi ya da kötü diye niteleyen kurallardır.) Ahlak ve adap, Türk hukuk sisteminin aynı anlamda ama, ayrı ayrı kullandığı iki sözcük. Ahlak ve adaba aykırı işlemler, ahlak kuralının, uyulması zorunlu nitelik kazanmış ilkelerine aykırı işlemler. (Türk hukuk sisteminde ahlaka [adaba] aykırı işlemler geçersizdir
İslam ve Kuranda Ahlak
Kuran ve hadislere dayanan İslam ahlakı beş ana temeli içerir: 1. insanın Allah’a karşı görevleri (kulluk); 2. insanın kendisine karşı görevleri; 3. insanın ailesine karşı görevlen; 4. İnsanın ülkesi ve ulusuna karşı görevleri; 5. insanın bütün insanlara karşı görevleri.
Kuran’ın çeşitli surelerinde (Bakara, Enam, Yunus, Hud, İbrahim, Kehf, Nahl, işar, Taha, Enbiya, Rum, Secde, Fatır, Furkan, Enfal vb.) çok sayıda ayet, doğrudan ahlakla ilgilidir.
Hz. Muhammet, hadislerinde onur, cesaret, doğruluk, konukseverlik, sabır gibi eski kabile yaşamında var olan ahlaksal kavram ve değerlere, Allah ve kıyamet korkusu, iyilik, sevecenlik, içtenlik, merhamet ve müminler arasında kardeşlik gibi öğeleri işleyip ekleyerek İslam ahlakına ayrı bir özellik kazandırdı.
İbn ül-Mukaffa’nın Kelile ve Dimne çevirisiyle İran, ishak bin Huneyn’in Aristoteles çevirileriyle de yunan görüşleri bir sentez niteliğindeki İslam ahlakının oluşmasında etkin rol oynadı. Yunan ahlak görüşünün İslam dünyasında daha da yaygınlaşmasıyla ibn Mıskeveyh’ın Tezhib ül-ahlak adlı eseri sağladı. Nitekim ondan sonra gelen ve eserleri geniş ün yapan Nasrettin-i Tusi ve Celalettin Devva-ni, ibn Miskeveyh’ten yararlandılar, ibn Miskeveyh’in bu kitabı Ahlakı olgunlaştırma adıyla Türkçeye de çevrildi. Ahlak konusunda eser veren İslam yazarlar arasında el Maverdi, Harıs-i Muhasibi, Abdullah bin Mübarek, Kınalızade Ali ve Yakub el-Kindi’nin adları belirtilebilir.
Felsefede Ahlak Ne Anlama Gelir?
Ahlakın bir önyargılar topluluğu olmadığını ve insan davranışlarını düzenleyen yargının, bir sanıya İndirgenemeyeceğini, ama herkes için geçerli bir nedene dayandığını temellendirmek istendi. Platon un bulup ortaya çıkarmak istediği şey, bu temeldi, yani bu değerler bilimiydi.
Sistemli ilk ahlak öğretisi, Aristoteles’ le birlikte ortaya çıktı. Bu filozofa göre herkes iyiye ulaşmak ister; iyinin doğası ve ona ulaştıran araçlar üzerinde düşünür “Bütün edimlerimiz, yalnız kendisi için istediğimiz bir erek taşıyorsa (bütün öteki şeyler yalnızca onun için istenmişse) ve seçişlerimiz bir başka şeyle hiçbir zaman belirlenmemişse bu ereğin iyiden, yani en yüce iyiden başka bir şey olamayacağı apaçıktır” Ama Aristoteles’e göre bu yüce iyi, belli bir etkinlik, yani aklın etkinliğiyle belirlenmiş insan davranışı sonucunda elde edilir.
Descartes’e göre, “ruhun hoşnutluğu” demek olan yüce iyiye ulaşmamızı engeleyen şey, tutkulardır. Bundan ötürü Descartes, günlük yaşamda eylemde buluna bilmek için yargıları askıya alır ve bir “geçici ahlak” benimser. Bu ahlak, doğruluğun (hakikatin) ve bilimin bulunacağı ana kadar yaşamın yönlendirilmesi için geçici olarak gerekli ve pratik kurallardan oluşmuştur. “Şimdilik, bir ahlak oluşturuyordum kendime ve bu ahlak, üç ya da dört kuralı kapsıyordu. Bunların birincisi, ülkemin yasalarına ve törelerine uymaktı [. ..]” (Yöntem üzerine konuşma, 3). Descartes’in ikinci kuralı, en sağlam görüşleri ve aklın yönlendirdiği görüşleri izlemekti. Üçüncüsü, yerleşmiş kurallara saygı duymak için bireysel istekleri yenmekti; “Yazgıdan çok kendimi yenmeye, dünyanın düzeninden çok isteklerimi değiştirmeye çalışmaktı”
Kant’a göre, bütün bu ahlakların kusuru, çıkar gözetmez olmamalarıdır Gerçekten de birey, iyiliği, dünyadaki ya da öbür dünyadaki mutluluk umuduyla yapmaktadır her zaman. Oysa Kant’a göre ahlaksal değer, “iyiliği, eğilim sonucu değil de ödev olarak” yapmakta aranmalıdır (Ahlak metafiziğinin temellendirilmesi, 1). Kant’ın ahlakı, insanlarda ortak bir nitelik bulunduğu düşüncesine dayanır. Bu nitelik, yasaya uyması gereken iyi istençtir (iradedir). Ama iyi istenci, yasanın -bu yasa evrensel olarak geçerlidir – yalın bir ortaya konuşu belirleyebilir ancak. Yasanın ve aklın yargısının böylesine biçimci bir anlayışla ele alınması, kantçı ahlakın, deneyimin öğrettiklerine dayandırılamaması sonucunu doğurur. “Ahlakı, örneklerden çıkarsamak ona yapılabilecek en kötü hizmettir.
Nietzsche ise, ahlakın üç eksen çevresinde incelenmesi gerektiğini ileri sürer 1. Kural koyucu ahlak, yani bazı şeylerin iyi bazı şeylerin kötü olduğunu ileri süren tavır. Bu anlamda ahlaktan yoksun bir insan, yani ahlakdışı bir insan yoktur. Çünkü ahlakı bir yana bırakmak, yaşamı bir yana bırakmakla aynı kapıya çıkacaktır (Nietzsche, burada, ahlak deyince bir insanın yaşam koşullarıyla ilişkili bir değer yargıları sistemini anlar)
2″ Geleneksel anlamda ahlak, yani 1. anlamın özel bir tipi olan ahlak Nietzsche’ye göre bu ahlak, yaşamanın tatlarından yüz çevirmiş çileci düşüncelere, “tepkiye” dayanır ve dolayısıyla, “yaşamdan gizlice öç almak niyetindeki yoz kişilerin mizacının sonucu olan bir ahlaktır ve bu niyet, başarıya da ulaşır”
3- Değerlerin yeni tablosu, yani Nietzsche’nin eski ahlakın yerine koymak istediği yeni değerlendirmeler sistemi. Bu, yaşamı yüce değer olarak benimseyecek “aristokratik” ahlaktır. Bu anlamda “her eylemimiz, eski biçimine başkaldırmış bir ahlaklılıktan başka şey değildir”
Ahlak İle İlgili Anlamlı Güzel Sözler
- İçinizde en sevdiklerim, kıyamet günü yeri bana en yakın olanlarınız, ahlâkı en güzel olanlarınızdır. (Hz. Muhammed)
- Hiçbir millet yoktur ki ahlâk esaslarına dayanmadan ilerleyebilsin. (Atatürk)
- Millî ahlâkımız medeni esaslarla ve hür fikirlerle beslenmeli ve kuvvetlendirilmelidir. (Atatürk)
- Tehdit esasına dayanan ahlâk, bir erdem olmadıktan başka itimada da şayan değildir. (Atatürk)
- Her şeyde ahlâk denilen kavram vardır; yeter ki aramasını bilin. (Lewis Caroll)
- Altın, gümüşten; iyi ahlâklı da altından daha değerlidir. (Cevdet Yalçın)
- Ahlâk kanunlarını çiğnemeye hiç gelmez, hemen öcünü alır. (Tolstoy)
- Birçoğumuz için şeytansız, günahsız bir ahlâk düşünmek, göksüz bir dünya düşünmek kadar zordur. (Arthur Miller)
- Ahlâkın temeli iyi düşünmektir. (Pascal)
- Ahlâk, özel ve pahalı bir lükstür. (Henry S. Adams)
- Ahlâk duygumuz ihtiraslarımızı kontrol eder. (Bernard Shaw)
- Para ile her şey satın alınır, ama ahlâk ve vatandaş satın alınmaz. (Jean Jacques Rousseau)
- Ahlâk, toplumun temelidir. (Chateaubriand)
- Ahlâk yolu pek dardır. Tetik bas, önü yardır. (Ziya Gökalp)
- Bir insan için Tanrı’nın en büyük bağışı iyi ahlâktır. Güzel bir yüz ya da nazlı bir davranış bile, yürek kötüyse fena ahlâkı gizleyemez. (Andre Maurois)
Ahlak Zabıtası Kime Denir?
Toplumun ahlak değerlerini koruyan, bireylerin ahlak kurallarının dışına çıkmalarım önlemek amacıyla oluşturulan kuruluş. Bu örgütün, kötü kadınlarla, genelevlerin sağlık ve disiplinini göz altında bulundurmak, belge almadan gizli fahişelik yapanları, fuhuş amacı ile buluşma yeri olarak kullanılan randevu evlerini araştırarak meydana çıkarmak, gençleri ve özellikle çocukları türlü vaatlerde bulunarak fuhuş yoluna yöneltmek isteyenleri belirlemek, muhabbet tellâlı ve simsarlarını takip etmek, bu amaçla otel, pansiyon, gazino, kahve, han, bekâr odaları, hamam ve plaj gibi yerleri kontrol altında bulundurmak başlıca görevleridir.
Osmanlı devletinde bu işlerle seraskerlik makamı ilgilenmiştir. Yeniçeri ocağının kaldırılmasından önce İstanbul’un en büyük zabıta amiri yeniçeri ağası idi. Ahlâk zabıtası işlerine ise subaşı bakardı. Subaşı, ocağın büyük rütbeli subaylarından biri idi. Subaşı ağa, uygunsuz kişileri mahkeme kararı olmadan tutuklayabilir, içinde fuhuş yapıldığı tahmin edilen evleri semtin mahkeme vekili ve mahallenin imamı ile basabilirdi. İslam dininin, kişi onurunun korunmasına verdiği önem, İstanbul’un tarihi boyunca, her ne ad altında olursa olsun kendini göstermiş ve bu konuda İstanbul halkı ahlak zabıtasına yardımcı olmuştur,