Atasözlerinin Özellikleri Nelerdir?
Atasözlerinin Özellikleri Nelerdir, Atasözlerinin Başlıca Özellikleri Maddeler Halinde
Her atasözü bir genel kural, bir düstur niteliğindedir. Bu kural ve düsturlar başlıca aşağıdaki kavram bölükleri içinde bulunur. Başka bir deyişle atasözleri, kavram bakımından birkaç çeşittir:
1- Sosyal olayların nasıl olageldiklerini uzun bir gözlem ve deneme sonucu olarak yansızca bildiren atasözleri vardır:
- Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.
- Minareyi çalan kılıfını hazırlar.
- Araba kırılınca yol gösteren çok olur.
- Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek içer… gibi.
2- Doğa olaylarının nasıl olageldiklerini uzun bir gözlem sonucu olarak belirten atasözleri vardır:
- Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
- Kork aprilin beşinden, öküzü ayırır eşinden.
- Zemheride kar yağmadan kan yağması iyi.
- Mart yağar nisan övünür, nisan yağar insan övünür … gibi.
3- Toplumsal olayların nasıl olageldiklerini uzun bir gözlem ve deneme sonucu olarak bildirirken bundan ders almamızı (açıkça söylemeyip dolayısıyla) hatırlatan atasözleri vardır:
- Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
- Öfke ile kalkan ziyan ile oturur.
- Mahkeme kadıya mülk değil.
- Sona kalan dona kalır. … gibi.
Bu sözlerin altında istemelisin ki elde edesin, insan kendisini öfkeye kaptırmamalı… dersleri bulunmaktadır.
4- Denemelere ya da mantığa dayanarak doğrudan doğruya ahlak dersi ve öğüt veren atasözleri vardır:
- Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar. Ayağım yorganına göre uzat. Bugünkü işini yarına bırakma. Yoldan kal, yoldaştan kalma … gibi.
5- Birtakım gerçekler, felsefeler, bilgece düşünceler bildirerek (dolayısıyla) yol gösteren atasözleri vardır:
- Bal bal demekle ağız tatlı olmaz. Can bostanda bitmez. Korkunun ecele faydası yoktur. Taşıma su ile değirmen dönmez … gibi.
6- Töre ve gelenekleri bildiren atasözleri vardır:
- Dost başa bakar, düşman ayağa. Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var. Kızını dövmeyen dizini döver. Kız beşikte, çeyiz sandıkta … gibi.
7- Kimi inanışları bildiren atasözleri vardır:
- Kırk yılda bir ölet olur, eceli gelen ölür. Ananın bahtı kızına. Akacak kan damarda durmaz. Baykuşun kısmeti ayağına gelir… gibi.
BİRKAÇ BİÇİMİ BULUNAN ATASÖZLERİ:
Atasözlerinin donmuş birer kalıp olduğunu söylemiştik. Kimi atasözlerinin birkaç kalıbı bulunduğunu da belirtmek gerekir. Bu kalıplardan her biri ayrı ayrı atalarsözü olarak tanındığından değişiklikler donmuş olma kuralına aykırı sayılamaz. Örneğin: Denize düşen yılana sarılır. sözünün: Denize düşen yosuna sarılır. Biçimi de vardır. Ama denize düşen balığa (ya da samana) sarılır gibi bir biçimi yoktur.
Ayağını yorganına göre uzat. sözü ise, sözcüklerin sırası değişmiş olarak: Yorganına göre ayağını uzat. biçiminde de söylenir. Bu ikiden başka biçimde söylenmez.
BÖLGELERDE DEĞİŞİK BİÇİMLER:
Kimi atasözleri, ayrı ayrı bölgelerde değişik biçimler almış olabilir. Bu da yukarıdaki kuralın bozulmuş olması demek değildir. Bu gibi atasözlerinin bölgelerde kalıplaşmış özel biçimi var demektir. Örneğin:
- Keskin sirke kabına zarardır.
- Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır.
- sözleri kimi bölgelerde:
- Keskin sirke küpüne zarar.
- Aç tavuk düşünde (rüyasında) darı görür biçimlerindedir.
ÖZEL BİR AMAÇLA UZATMAK:
Kısa ve özlü olmak, atasözlerinin özelliklerinden olmakla birlikte kimi atasözleri başka bir özelliği sağlamak için- kavramı anlatmaya yetenden artık sözcük ile söylenmiş de olabilir:
El elden üstündür. Sözü, düşünceyi anlatmaya yeterken, buna: arşa varıncaya kadar. Parçasının eklenmesiyle ikinci biçimde de kullanılan atasözü gibi. Başka bir örnek: En kısa anlatım kılığını: Ayıpsız yar olmaz. kalıbı içinde bulunan sözün atasözü kimliğini almış biçimi, daha uzun olarak: Ayıpsız yar isteyen yarsız kalır. Söz uzamıştır, ama o kısa anlatımlı kuru mantığın inandırıcılığını, etkinlik ve güzelliğini de uzatma öğeleri sağlamıştır.
GENEL KURAL GİBİ OLANLAR:
Bütün atasözlerinin birer genel kural niteliğinde olduğunu yazmıştık. Bazı atasözleri genel kural gibi söylenmiş olduğu halde gerçekten genel kural değildir. Örneğin:
- Kör ölür, badem gözlü olur; kel ölür, sırma saçlı olur.
- Gelen gidene rahmet okutur.
sözlerinin genel kural oldukları söylenemez. Bu gibi sözlerde sık sık rastlanan durumların genelleştirilmiş olduğu görülmektedir.
Genelliğine düşüncemizle sınır çizdiğimiz, her vakit değil zaman zaman böyle olduğunu kabul ettiğimiz atasözlerinden kimisinin eski biçiminde bu genelliğin hangi koşula bağlı bulunduğu söz içinde belirtilmiştir.
Nitekim bugün:
Suyu getiren de bir, testiyi kıran da. Biçiminde söylediğimiz atasözünün, 15. yüzyılda yazılmış olan Atalar Sözü kitabındaki biçimi şudur:
- İyilik bilmeyen katında su getirenle senek sıyan biridir.
A TASÖZLERİNDE MECAZ:
Atasözlerini temsili sözler diye tanımlayanlar ve mecazı atasözlerinin ayrılmaz niteliği sayanlar vardır. Her ne kadar atasözlerimizin çoğu temsili ve mecazi ise de temsili ve mecazi olmayan atasözlerimiz de az değildir. Örnekler:
- Sirkesini sarmısağını sayan paçayı yiyemez. (Mecazlı)
- Mum dibine ışık vermez. (Mecazlı)
- Damlaya damlaya göl olur. (Mecazlı)
- Bugünkü işini yarına bırakma. (Mecazsız)
- Dost ile ye iç, alışveriş etme. (Mecazsız)
- Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır. (Mecazsız)