Çatma, Kilim ve Halı Esnafı
İstanbul ve Bilecik tezgâhlarında yapılmakta olan çatma yastıklar da millî sanayiimizin başlıcalarından idi. Bir vakitler unutulmaya yüz tutmuştu. İstanbul Hayriye tüccarlarından Ahmet ve Emin efendiler 1862 tarihinde istida ile hükümete baş vurdular, bu iç sanayiimizin eski haline getirilmesi için on yıl vergiden muaf tutulmasını ve çatma dokumak için Avrupa’dan getirtilecek makine ve diğer aletlerden gümrük vergisi alınmamasını istediler, Bab-ı Ali’den bu müsaade verilmesi üzerine imalât arttı.
İstanbul Hayriye tüccarlarından Uşaklı Hacı Mehmet Ağa ile Gördesli Hacı Ahmet Ağa Uşak ve Gördeste halı, kilim, seccade işliyerek ucuz fiyatla satmak üzere muafiyet istelider. 1847 tarihinde bu eşyanın gümrük vergisinden muaf tutulması kararı verildi ve ülkede bu gibi işler yapmak istiyenlere de bu karar tatbik edilerek halıcılık teşvik edildi.
1851 ve 1862 tarihlerinde Londra’da açılan sergiye Anadolu, Rumeli ve İstanbul’da çıkan ürün ve sanayi maddelerinden birçok çeşit gönderildi. O zaman bu gibi eşya gönderenlerden çoğu, diğer devletlerden daha çok ilgi görmüşler ve imtiyaz nişanları almışlardı. Çünkü bu sergilerde teşhir edilen eşyalarda dayanıklık ve nefaset yanında ucuz olması da göz önünde tutularak Türk eşyası bu vasıflara uygun görülerek beğenilmişti. Uşak, Kula ve Gördeslilerin yaptıkları kilimleri Avrupa’lılar taklit etmek istemişlerse de muvaffak olamadıkları için bu halı ve kilimler hâlâ makbul tutulmaktadır.
Avrupa’dan getirilmekte olan Merinos, Lohuraki, Şalaki isimlerindeki kumaşlar Ankara şalı ve sofunun taklididir. Bunlar bizim Ankara şalları ve sofları gibi nefis ve dayanıklı şeyler değildir.