Ceket Giymenin Tarihçesi

Ceket: Bedenin üst kısmını kalçalara kadar saran, önden düğmeli, kollu giysi. Erkeklerin törenlerde giydiği, bele oturan, etekleri önden geniş, arkada dize kadar uzanan giysi. XX. yy.’ın başında, kadın tayyörlerinin etekli ve bele oturan üst parçası.

Osmanlılar döneminde bir tür uzun ceket olan setrenin kullanılması, Mahmut ll’nin 1820’de başlattığı, giyim kuşama da yansıyan yenilik hareketiyle başlar. Bu dönemde devlet kesiminde çalışan sivil görevlilerin setre pantolon ve fes giymeleri zorunlu tutulmuştu.

XIX. yy. boyunca girişilen Tanzimat, Meşrutiyet gibi yenileşme hareketleri de giyim kuşamı etkilemiş, ancak bu değişimler istanbul ile sınırlı kalmıştı, ilkin sivil devlet görevlilerinin giyinme biçimi olan setre pantolonun, yenileşme hareketlerinin de etkisiyle varlıklı kesim arasında da yaygınlaşmaya başladığı görüldü.

Resmi toplantılarda ise kolalı frenk gömleği, boyunbağı ve yelekle giyilen redingot kullanılıyordu. Bunun yanı sıra, redingotu kullanmakta zorluk çeken devlet görevlileri gömleksiz olarak giyilen, yakası kapalı ve uzunca bir ceket olan İstanbulun-i yeğliyorlardı. Osmanlılar’ ın son döneminde yoğun değişimlere uğrayan giyim kuşam, Cumhuriyetin ilk yıllarında da önemsenen konulardan oldu. 1925’te şapka ile başlayan giyim kuşama ilişkin düzenlemelerle şapka, ceket, gömlek, pantolon, yelek ve fotinden oluşan batılı giyim öngörüldü, ilkin Ankara ve İstanbul’da görülen bu giyim biçimi, giderek Anadolu’ya da yayıldı.

İlgili Makaleler