Eski Ramazanlarda Çocuklar

Çocuklar Ramazanı büyük bir sabırsızlıkla beklerler. Çünkü hiç sevmedikleri okul bu ayda hafifler, her gün yarım azad olurlar, geceleri Karagöz’e giderler, her taraf kandillerle donanır, bir de gündüzleri viranelerden ve yangın yerlerinden yoğurt çanakları kırıkları, kiremit parçaları toplanır, mahalle aktarından kestane, altı patlar fişekleri, çanak ve el mehtapları alırlar. Kandil uçurtmaları tertip olunur. Geceleri yatsı ezanından evvel oyun merkezinde toplanılır, herkes kendi vazifesine başlar.

Büyük bir dikkatle çanak terslerine zeytin yağları ve fitiller konur, kiremit parçalarına muşambalar ve mumlar dikilir? yaya kaldırımlar üzerine dizilir, mehtaplar yanmaya, fişekler patlamaya başlar, artık gelip geçenlerden yağ ve meyve, mum parası toplamak için eski adet üzere hak kazanılmış olur. Alay alay sokaklarda yağ ve mum parası sesleri uğuldamaya başlar. Fenerlileri ürkütmek ve onlara mum parası verdirmek için (bakkalda üzüm, fenerde gözüm) tekerlemelerini hızlı hızlı söylerler. Böylece gelip geçenlerden yağ ve mum parası alırlar. Vermeyenlerin fenerlerini patlatmak, ya da kapıp kaçmak, hattâ yağ ve mum parası vermeyenlerin evlerinin camını kırmak adet haline gelmişti. Eskiden şimdiki gibi sokak aydınlatılmadığı için fenersiz gezinmek yasaktı, sokakta gezen herkes fener bulundurmaya mecburdu.

Bir Ramazan gecesi Fatih Camii önünden geçerken birçok sesler duyduk. Sebebini anlamak için halkın birikmiş bulunduğu yere geldik. Meğer çocukların oyununa uğrıyan biri fenersiz kalmış, başka fener de bulamamış, çaresiz karanlıkta yoluna devam etmek zorunda kalmış. Bu sırada zaptiyeler önüne çıkarak fenersiz sokağa çıktığı için karakola götürmek istemişler, adamcağız güç halle başına geleni anlatarak kendini kurtarmış..

İlgili Makaleler