HalkbilimiHalk İnançları

İstanbul Büyücüleri ve Yaptıkları Büyüler

İstanbul’daki Büyücüler ve yaptıkları büyüler hakkında bilgi

Her yerde olduğu gibi İstanbul’da da büyücülük yaygın bir meslekti. Şehir halkı arasında büyü için “Büyüye inanmak hak, yapan da yaptıran da kafirdir.” sözü yaygındı. Ancak, kendisi için iyi olacağına inandığından ya da başkasına kötü niyetle büyü yaptıranlar, yapılmış olduğuna inanılan bir büyüyü bozdurmak isteyenler eksik olmazdı.

Bu işle uğraşanların elinde, başkalarından büyük bir özenle gizledikleri, yazarı bilinmeyen büyü kitapları vardı. İstanbul Folkloru adlı eserinde bunlardan birini tanıtan M. Halit Bayrı, “Aşka Ait Büyüler”, “Kaçağı Tutmak, Uzaktaki Bir Kimseyi Geri Getirmek İçin Yapılan Büyüler”, “Dil ve Uyku Bağlamak İçin Yapılan Büyüler“, “Muhtelif Büyüler” başlığı altında sınıflandırılmış yüzden fazla büyü yayımlamıştır.

İstanbul halkı arasındaki yaygın bir eski inanışa göre herhangi bir büyüyü yapan Müslüman ise bir yolu bulunarak büyü çözülebilir; büyücü Hristiyan ise çözülmesi ancak ölüp de eli çürüdükten sonra mümkün olabilirdi.

Her büyünün özel olarak hazırlanan koruyucu ve bozucu dua, eylem ve malzemeleri bulunduğu gibi genel olarak bütün büyülerden korunmak için çeşitli yollar da vardı: Çingeneler tarafından satılan kurt kıçını üstünde bulundurmanın; boyunda içi civa dolu fındık taşımanın: içine maydanoz tohumu konulmuş kovadan alınan su ile sabah akşam yüz yıkamanın insanı zararlı etkilerden koruduğuna inanılırdı. “Zar bozan, zorbozan, büyü bozan” tütsüsü de eskiden İstanbul’da başvurulan büyü bozma eylemlerinden biriydi. Buna göre bir ana kızın idrarı ve bir demet mısır püskülü bir kap içerisinde kaynatılır; daha sonra püsküller buradan çıkarılarak kurutulur ve tütsü yapılır. Bu tür koruyucu büyülerden biri de yemek üzerine leylek pisliği kurusu serpmekti. Eski İstanbul’da muska yazan, okuyup üfleyen ve kendilerini din adamı olarak tanıttıkları için “hüddamlı hoca” diye anılan bazı büyücülerin birtakım gizli güçleri, cin ve peri cinsinden hizmetçileri, yardımcıları olduğuna inanılırdı. Hüddamlı hocalardan bazıları büyü yapmak kadar büyü bozmakla da ünlüydüler.

İstanbul’un değişik semtlerinde ve özellikle Nuruosmaniye Camiinden Çemberlitaşa giden yol üzerindeki dükkânlarda oturan kılık kıyafet ve konuşmalarından dışarıdan geldikleri anlaşılan birtakım hocaların bir zamanlar gizliden gizliye büyü yaptıkları, muska yazdıkları, remil attıkları, çalınmış ya da kaybolmuş malları buldukları ve karı kocanın arasını açmak, onları birbirine yaklaştırmak için şirinlik muskası yazmak gibi her işin üstesinden geldikleri her çevrede konuşulmuş, yankı yapmıştır.

Eski İstanbul’da ün yapmış büyücülerin birçoğu etki alanlarını saraya, saray ile yakından ilgisi bulunan kibar ve rical konaklarına kadar genişletebilmişlerdir.

Büyü, biçim ve içerik değişikliklerine uğrayarak halk arasında bugün de belli ölçülerde devam etmekte, kendilerine din adamı süsü veren birtakım açıkgözler gizliden gizliye büyü ve benzeri işler yapmaya devam etmektedirler

İstanbul’da Yapılan Büyülerden Beş Örnek

I- Muhabbet için…..  Tılsım bir bakır levha üzerine yazılır. Sevdiğinin ve anasının adı da aynı bakır levhaya yazılır. Bakır levha kızgın ateşe atılır. Sevdiği geldikten sonra hemen ateşten çıkarılır. Tılsım budur:

II- İki kişiyi birbirinden ayırmak murad edildikte yekşembe (pazar) günü ikindi ve kuşluk saatlerinde iki parça ekmeğe yazılıp birini köpeğe birini kediye yedire:

III- Uşak ve hizmetçi kaçsa bunu yazalar. O kaçan kimsenin sakin olup yattığı yerde gömeler. Yolu bağlanıp gidemeyip geri gele:

IV- Dil bağı için. Bir pâre kâğıda yaza. Andan mezar taşı altında göme. Diye ki “Kabirde meyyit nice yatırsa o dahi dili bağlana.” kim o kimse meyyit gibi ola:

V- Bir kadının helâlinden hâmile kalması için. Bu vekfı yazıp döşeğine koya. Vefk budur: