Kırklama Nasıl Yapılır?

Kırklama Nedir? Ne zaman ve Nerede Kim Tarafından Nasıl Yapılır?

Kırkıncı gün loğusa kırklanır, yani (Kırk hamamı) na götürülür. Ebe hanım, hısım ve akraba, konu komşu hamama davet edilir. Bazıları pek külfetli ve âdeta bir düğün gibi kalabalık olur. Hamamda çengiler oynar, çalgılar çalınır, misafirlere helvalar, dolmalar, turşular, şerbetler, kahveler ikram edilir. Loğusa bir gelin gibi sırmalı havlulara sarılır, ipekli peştemal kuşanır, sedefli gümüşlü nalınlar giyer, bir koluna hamamcı hanım, bir koluna hamam ustası girer, önde gümüş buhurdanlıkta öd ağacı yakılarak ağır ezgi, fıstıkı makam,hamamın soğukluğunda, fıskiyeli havuzun etrafında misafirlerin önünden salına salına dolaştırılır, Önde çengiler oynayarak hamamın iç tarafına götürülür. Loğusa yıkandıktan sonra ebe hanım soyunur, çocuğu kundağından çıkarır; üstüne bir şal örtülür, içeri götürülür. Ebe hanım çocuğu kırklar.

(Kırklama) şöyle yapılır: Taze bir ördek yumurtası bir tasın içinde çalkanır. Çocuk yumuşak ve sabunlanmış bir tülbentle silinip yıkandıktan sonra bu yumurta çocuğun vücuduna sürülür. Bunun sebebi, ördek gibi çocuğu suya alıştırmaktır. Biraz durduktan sonra ebe hanım, bir rub’iye altınını kurnanın musluğundan akan suya çarpa çarpa üç ihlâs bir Fatiha okuyarak kırklama suyunu kurnaya akıtır. Çocuk bu su ile yıkanıp temizlendikten sonra bir havluya sarılarak dışarı çıkarılıp kundaklanır.

Doğumun 40. günü anne ve çocuğu hastalık ve diğer kötülüklerden korumak amacıyla evde ya da hamamda yapılan geleneksel işlemlere verilen ad.

Doğum yapan lohusa kadın 40 gün müddetle sokağa çıkarılmaz, doğumlarından itibaren 40 gün geçmemiş olan çocukların ve lohusaların karşılaşmamasına dikkat edilir, iki Konuşanın karşılaşması halinde çocuklardan birini kırk basacağına inanılırdı. Kırk basması çocuğun büyüyememesi, cılız kalması demektir. Doğumun üzerinden henüz 40 gün geçmemiş lohusaların birbirlerini ziyaret etmemeleri bu yüzdendir.

Eskiden İstanbul’da doğumları üzerinden 40 gün geçmemiş çocukların mecburiyet halinde bir yerde bulunmaları durumunda “kırkları karışmış!’ denilerek çocuklar sırt sırta getirilir, lohusalardan her biri, diğerinin çocuğunu alır ve bu suretle çocuklar değiştirilerek kırk basmasının önüne geçilmiş sayılırdı. Ayrıca anneler birbirlerine toplu iğne verirlerdi.

İstanbul’da eskiden kırk hamamına ( bak: kırk hamamı)  gidildiğinde çocuğu burada kırklama âdeti vardı. Çocuk ve lohusanın kırklanmasıyla dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikenin önüne geçildiği kabul edilir ve bu nedenle doğumun 40. günü kırk hamamında veya evde, kırklama yapılırdı.

Kırk hamamında iki lohusanın karşılaşmaması esastı. Bu nedenle ya önceden hamamcı haberdar edilerek bir başka lohusanın hamama alınmaması temin edilir veya hamama girilmeden hamam içerisinde başka bir lohusanın bulunup bulunmadığına dikkat edilirdi. Durumları elverişli olan aileler kırk hamamı münasebetiyle hamamı tuttukları için böyle bir endişe duyulmazdı.

Kırk hamamında kırklama şu şekillerde yapılmaktaydı:

Hamama götürülen çocuk temizlendikten sonra kurna boşaltılır, sıcak ve soğuk muslukların her ikisi birden açılarak kurnaya su akıtılırken çocuğun annesi sağ elini suyun içerisine sokar, 40’a kadar saymak suretiyle suyu eliyle dalgalandırırdı. Bu su, 40 tas olmak üzere çocuğun vücuduna dökülürdü.

Kaplumbağa kabuğunun içine miras kalmış altın konulur; kaplumbağa kabuğu ile altın, 41 kere suya batırılır, kabuğun içerisindeki su çocuğun başından dökülürdü. Hamam tası yüzüstü kapatılarak çocuk üzerine oturtulur, su kalmış olmasın diye kulağı emilir ve tütsülenirdi.

 

İlgili Makaleler