Kitabın Tarihsel Gelişimi ve Yayınevleri
Kitabın Tarihsel Gelişimi, İlk basılan kitaplar nelerdir, kütüphanecilik nasıl gelişmiştir? Kitap basım tarihi hakkında bilgi.
Kitap; Basılı veya yazılı kağıt yapraklar bütünü. Günlük hayatın, vazgeçilmez unsurları arasında yer alan kitap, yazının bulunmasından başlayarak, uzun bir evrim geçirmiştir.
Kağıdın bulunmasından önce, yazı, taş, ağaç kabukları, ağaç tabletler üzerine kazınmış, daha sonra Eski Mısır’da papirüs yaprakları kullanılmaya başlanmış, zamanla parşömene geçilmiştir. Tomar şeklinde, tek yüzlerinde yazılar yer alan ilkel kitaplar, dörtgen biçimini Roma Devrinde almış, Orta Çağ’da rulo şekli kullanılmış, yaprağın her iki yüzünden de yararlanılırken, renkli boya, değişik mürekkep ve yazı türleriyle zenginleştirilmiştir.
XIII. yüzyıldan başlayarak, el yazmaları yoğunlaşmış, hattatlık bir sanat dalı olarak gelişmiş, atölyeler kurulmuştur, üniversitelerde, özel müşteriler için hizmet veren kitap yazma bölümleri oluşturulmuştur. Daha önce Çin’de geliştirilen bir yöntem olan, ağaç levhaların kabartılarak, mürekkeplenmesi (ksilografi) Avrupa’da kullanılmaya başlanmıştır.
Ksilografi yönteminin elverişsizliği, daha kolay ve daha çabuk baskı yapabilecek aletleri geliştirme araştırmalarını doğurmuştur. Sonuçta bir kuyumcu olan John Gutenberg basım işini kalıptan başlayarak döküm, dizim ve baskıya kadar gerçekleştirmiştir (1440). 42 satırlı, dört sayfadan oluşan Mazarine İncilini basmışlardır. Avrupa’da kısa sürede yayılan bu buluşla birlikte, el yazmalarını andıran, numarasız, başlıksız ilk kitaplar basılmış, halkın ilgisini çekebilmek ve daha kolay anlaşılmasını sağlayabilmek için, resimler kullanılmıştır. XVI. yüzyılın sonuna doğru, başlık ve sayfa numaralarının da basılması gerçekleştirilince, modern anlamıyla kitaba ulaşılmış, o zamana kadar, daha çok dinsel konuların işlendiği kitaplarda, bilimsel konulara da yer verilmeye başlanmıştır.
XVII. ve XVIII. yüzyıllarda, az formalı kitaba yönelinmiş, XIX. yüzyılda tekniğin de getirdiği imkanlarla, dış görünümünü değiştirmeden, daha az para ile ve daha çok sayıda kitap basılması mümkün olmuş, basımda motor gücünden yararlanılmış, bitkisel kağıt devreye girmiş, dizgi makinesi ve rotatifin kullanılması ile teknik geliştirilmiştir. Fotoğrafların da kullanılmaya başlanması, kitabın baskı sayısını artırmış, her kesime ulaşması sağlanmıştır.
Osmanlılarda, basım evinin açılmasına izin verilmesinden önce, Arap harfleriyle, Avrupa’da basılmış, bazı kitapların ülke içinde satılması, III. Murat döneminde gerçekleşmiştir. Museviler, 1493’te İstanbul’da basım evleri kurarak, İbranice Tevrat, gramer ve tarih kitapları basmışlardır.
Osmanlı imparatorluğunda basımevinin kurucusu İbrahim Müteferrika’dır. Onu Yirmisekiz Çelebizade Sait Efendi ile sadrazam Damat İbrahim Paşa desteklemiştir. Şeyhülislam Abdullah Efendi Fetva vermiş, padişah III. Ahmet de ferman yayınlamıştır (1726). İlk basılan kitap Kitab-ı Lugat-i Van-kulu’dur. Vankulu,Mehmet Efendi tarafından çevrilen Cevheri’nin Sihah adlı Arapça sözlüğünün Türkçe çevirisidir. İbrahim Müteferrika, Tarihü’l-Hindi’l-Garbi adlı ilk resimli kitabı da, 17291730 yıllarında basmıştır.
İkinci basımevi, 1796’da Abdurrahman Efendinin denetiminde kurulmuş ve-Bürhan-ı Katı adlı Farsça Türkçe sözlük iki renkli olarak basılmıştır. 1840’ta yayınlanan bir irade ile özel basım evlerinin kurulması özendirilmiş, 1864’te Darüt-tıbâa ve Takvimhane, önce Darütüt-tıbâatil-Âmire adıyla birleştirilmiş, daha sonra adı Matbâa-i Amire’ye çevrilmiştir.
Cumhuriyet Dönemine kadar aynı adla çalışmalarını sürdüren basımevi, sonra Milli Matbaa ve Devlet Matbaası adını almış, 1939’da devlete ait basım-evlerinin birleştirilmesiyle, bilim ve okul kitaplarını basmak üzere Milli Eğitim Bakanlığı emrine bırakılmış, Nutuk (Atatürk’ün yeni Türk harfleriyle baskısı da 1934’te bu basım evinde yapılmıştır.
1928’de yeni Türk harflerinin kabulüne kadar, basılan eski yazı kitapların sayısının beş bin dolayında olduğu sanılmaktadır. Cumhuriyetin ilanından sonra Türk basım sanayi önceki dönemlerle kıyaslanamayacak ölçüde gelişme göstermiştir. 1928’de yeni harflerin kabulünden sonra, okuma ve yazmanın kolay öğrenilebilmesi kitaba olan isteği artırmıştır. 1939’dan sonra, İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı olduğu dönemde, Atatürk’ün, kitap ve yazılı basını destekleme politikası sürdürülmüş, ders kitapları, devlet tarafından basılmaya başlanmıştır. Bu dönemin en önemli olayı 1939’da toplanan Birinci Neşriyat Kongresi ve alınan kararlar sonucu kurularak, çalışmaya başlayan Çeviri Bürosunun Türkçeye kazandırdığı dünya tarihinin edebiyat, felsefe ve bilim kitaplarının basılmasıdır.
Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in denetimi ve desteğinde sürdürülen çalışmalarla, bir yıl boyunca hazırlanan kitapların satışı Cumhuriyet Bayramında yapılmış, böylece Cumhuriyet Bayramı, aynı zamanda kitap bayramı durumuna gelmiştir. Bu diziden yayınlanan kitap sayısı 1950’de 745’i bulmuştur. Diğer yandan Türk (İnönü) ve İslam ansiklopedileri de bu dönemde çıkarılmaya başlanmıştır. Çok partili hayata geçtikten sonra da kitap sayısındaki artışlar sürmüş, okullarda tek kitap uygulamasına son verilerek, yayımı da özel sektöre devredilmiştir. Dönemin yayım olaylarından biri de Varlık yayınlarının kurulmasıdır (1946). Bunu, diğer kuruluşlar izlemiştir. Yayıncılıkta, arı dil ağırlık kazanmış, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’da, aynı eğilimli yayınlarını sürdürmüşlerdir.
1960’tan sonra, bir önceki dönemin yazarları da yayıncılığa başlamış, kapak kompozisyonundan, içeriğine kadar yeni bir anlayış geliştirilmiştir. İller, İçişleri Bakanlığının özendirmesiyle, il yıllıkları hazırlamışlardır. Çeşitli gazetelerin hazırlayıp, yayınladıkları 1001 Temel Eser, Çağdaş Yayınları çeşitli bankaların kültür yayın dizileri bu alana bir canlılık getirmiş, bazı üniversite ve fakülteler de, kendi dallarında bilimsel kitaplar yayınlayarak, bu alandaki ihtiyacı karşılamışlardır. Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu ilgi alanlarına giren bilimsel eserler yayınlamışlardır. Dönemin diğer önemli bir olayı da ansiklopedi yayınına ağırlık verilmesidir.
1972 yılını, Unesco’nun Dünya Kitap Yılı olarak kabul etmesiyle, ilk kez yurt dışı bir kitap fuarına (Frankfurt Kitap Fuarı) katılınmıştır. 1970’lerden sonra, edebiyat ödüllerinin artması, gerek yazarları gerekse yayıncıları özendirmiş ancak, 1980’lere gelindikçe, kâğıt fiyatlarındaki artış, talebin de yüksek olmasına karşın, satışlarda büyük düşüşlere yol açmış, diğer yandan, ansiklopedilerin baskı sayısında, artış kaydedilmiştir.
Üniversitelerin YÖK Kanunundan sonra, kitap basımının bu kuruma bırakılması, yayınlanan bilimsel kitap sayısında bir düşüşe yol açmış, yayınevleri ve gazeteler, sık sık kitap fuarları düzenleyerek, kitaba olan ilgiyi canlı tutmaya çalışmışlardır.
Cumhuriyetin ilanından başlayarak geçen 60 yıl içinde, basılan kitaplar içinde, ilk sırayı sosyal bilimler alanındaki kitaplar almış, onu edebiyat, uygulamalı bilimler ve diğer genel konular izlemiştir.
Büyük Kültür Ansiklopedisi 7 Cilt 2707