Matrak Oyunu Nedir? Nasıl Oynanır? Tarihi

Matrak oyununun birçok çeşidi olmakla birlikte asıl bilinen türü günümüzdeki eskrim gibi uyumlu ve tartımlı hareketlerle dans eder gibi yapılanıdır. İki kişi arasında, bir çeşit gösteri gibi sunulan bu oyunda rakiplerin her birinin elinde bir tahta kılıç, ötekinde kalkan yerine yuvarlak bir yastık bulunurdu. Aslında gerek bu, gerek öteki savaşım türleri Osmanlılar ‘da sanat gibi yapılıyordu. Nitekim günümüzde Batıda, Uzakdoğu’daki çeşitli “savaşım sanatları” diye adlandırılmışlardır. Burada yalnız rakibi yenik düşürmek ya da oku hedefine ulaştırmaktan çok bunun bir süreç olarak her aşaması sanat ilkeleri gözetilerek yapılmaktadır.

Matrak” kelimesinin sözlük anlamı, üzerine post sarılmış, başı yuvarlakça ve kalın değnekten meydana gelen talim silâhına verilen isimdir. Osmanlılarda Acemiler tarafından talimlerde kullanılan bir değnektir. Acemilere matrak denilen bu silâhla savaşmayı öğretene ise “Matrakçı” denilmektedir. Osmanlılarda bu oyunu dansa benzer bir tür eskrim şeklinde görmekteyiz.

Evliya Çelebi, Seyahatname ‘sinde, matrak ile ilgili şu bilgilere yer vermektedir: Matrak, genellikle şimşir ağacından yapılır, cilalanır, lobut biçiminde, ancak biraz daha büyük ve ağırcadır. Müsabıklar ellerine birer matrak alarak meydana çıkarlar ve mücadele ederler. Matrak oyununda sol elde korunmak gayesiyle bir yastıkçık bulunur. Matrak, sağ elde tutulmaktadır. Oyuncuların başlarında miğfer, yüzlerinde siperlik bulunur. Bu oyunda amaç matrağı rakibin başına vurabilmektir. Rakip oyuncunun bu darbelerden kurtulabilmesi yapacağı savunmadaki beceriye bağlıdır. Matrak oyununda atak sırasında sık vuruşlarla rakibe yaklaşılır ve geri çekilerek savunmaya geçilir.

Matrak oyunu 60 çeşit oyunu ihtiva etmektedir. Bunlardan en ünlüleri: kesme, bağla, sanı, bagal, sürme, kulak, bağla-top, top-kafa adını taşıyan hareketlerdir.

Hüseyin G. Yurtaydın Matrakçı Nasuh adlı kitabında, Nasuh’un bu oyunun bulucusu olduğuna dair bilgilere yer vermektedir. Onun bu oyundaki becerisi hakkında bilgi veren ve aynı çağlarda yaşayan ünlü devlet adamı Celâlzade Mustafa, kendi açıklamasıyla “Üstad Nasûh’un … fenninde sahib-i fütûh …” diyerek açıkça belirtmektedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın oğulları Şehzade Mustafa, Mehmet ve Selim’in, 2 1 Haziran 1529’da başlayan sünnet düğünleri vesilesiyle, At Meydanı (Sultanahmet Meydanı)’nda yapılan şenlikler sırasında Nasuh ve matrakçılarının yaptıklarını Celal-zâde anlatmaktadır.

Nasûh ayrıca, eserinde bir hatıra olarak bu iki hisarın resmilerini de çizmiştir. Nasûh’un silâh ve mızrak oyunlarındaki üstün başarısı nedeniyle Kanuni Sultan Süleyman tarafından kendisine “Üstad” ve “Reis” olarak tanınmasını simgeleyen, “Evâhir-i Zi’l-kade 936” tarihli “Beyân” verilmiştir.

Nasuh kitabında bu oyunun özünün, Kur’an-ı Kerimde bulunan bir cümle olduğunu belirtir: ” ….Allah, kendi yolunda birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf halinde savaşanları sever”. Nasûh’un kitabında döneminin ünlü matrakçıları ile ilgili bilgiler de yer almaktadır.

III. Sultan Murad’ın Sarnamesi’nden de anlaşılacağı üzere bu oyun, “Saray eğlenceleri” olarak düğünlerde ve şenliklerde yer almakta idi. III. Sultan Murad’ın günlüğünde matrak oyunu ile ilgili olarak şu bilgilere yer verilmiştir:
“… ol esnada matrakçılar geldiler. Baş kulak demeyip dest-i copla birbirlerine giriştiler ve nevbet be nevbet hücumlar eyleyüp tarafeynden pirpirler viriştiler. Dilleri ellerine uyar ve nezaketle nereye uracağın deyup savarlar, kimi kolundan alacak hamleyi başından savup kolay yanın aldı ve kimi koltuk altından muhar-rif çalup müsaade eli göz açtırmadı ketfine çaldı meydanda ol kadar virüp aldılar ve can u beyninden dest-i cob’u kasten saldılar. Ne birinün dar bile kılına zarar getürdi ve ne hamle ile elinden siperün kaçırdı.”

Matrak oyununa 1582 şenliklerinde de rastlanır. Bu şenliğin bir gününde yetmiş kişi bir Macar kalesi ya da palangası önünde önce ikişer ikişer, sonra hep birlikte dövüşmüşlerdir; bunların sağ ellerinde değnekler, sol ellerinde de yuvarlak yastıklar bulunuyordu. Yine aynı şenliğin başka bir gününde elli kişi ellerine kalkan yerine yastıklarla ve sağ ellerinde kısa değneklerle alana çıkmışlar, önce iki kişi karşı karşıya, sonra da hep birden karışık bir biçimde düello etmeye başlamışlardır. Böyle bir oyunu, i 1665’te, Sadr-ı a’zam Fazıl Ahmet Paşa’nın Avusturya elçisi Graf von Leslie onuruna düzenlediği gösteride izleriz : bu gösteride iki yüz kadar genç ellerinde değneklerle dövüşmüşlerdir.

Evliya Çelebi, İstanbul’da matrakçılarla ilgili ıo işyeri bulunduğunu, bu işyerlerinde 30 kişinin çalıştığını bildirmektedir.

Özbay Güven, Türklerde Spor Kültürü

İlgili Makaleler