Sanat Eseri Nedir? Sanat Eserinin Özellikleri Nelerdir?

Sanat eseri nedir? Sanat eserinin özellikleri nelerdir? Bir eserin sanat eseri olabilmesi için hangi özelliklere sahip olmalıdır.

Sanat Eseri “Bir toplumun sosyal gerçeklerini ve ideal edindiği değerleri didaktik olmaksızın yaratıcısının perspektifinden sunan, içinde yaşadığımız kargaşaya bir düzen getiren hiç değilse getirmeyi amaçlayan, bu düzen duygusunu içimizde de uyandırarak bizi önce kendimizle, sonra da toplumla barıştıran organik bir bütün.” (T. S. Eliot)

Sonsuza ve sonrasızlığa kalan hakiki sanat eserleri, bazen insan için bir yaşama rehberidir. Bu kabil eserler, insana kendini aştırıp hayatımızı zenginleştirir.

Gerçek sanat eserinin özelliklerini, Sezai Karakoç’un düşüncelerinden yararlanarak şöyle sıralayabiliriz:

  • İnsanı değiştirmeli, çarpıp büyülemelidir.
  • Dış dünyayı, yaşadığımız hayatı olduğu gibi aktarma-malıdır.
  • Yaratılanın değil, yaratışın taklidi olmalıdır.
  • Ne hissin, ne de fikrin baskısı altında bulunmalıdır. Her ikisine de, “altın” oranda bünyesinde yer vermelidir.
  • Ne toplum, ne de sanat için; hem her ikisi için hem de sanatkâr için ortaya konmuş olmalıdır.
  • İnsanın kalbiyle yakından ilgili olmalıdır.
  • Fazlalık ve eksiklikten uzak bulunmalıdır.
  • Okuru, her halükârda, kendine baktırabilmelidir.

Bu sıraladığımız özellikler, halis sanat kaygısıyla yaratılan “pür sanat” eserlerinde bulunur. Bir fikre angaje, bir fikrin esiri olmuş, salt ideolojilere hizmet ermek üzere ortaya konan angaje sanat ürünlerinde bu gibi özelliklere rastlamak mümkün değildir.

Duyduklarını duyurması bakımından sanatkâr diğer insanlara benzemez; o evvela bir misyon ve ruh adamıdır. Ona bağışlanan özel yetenek ve seçkin ruh sanat eserini yaratır. Sanatkâr sıfatını hak eden kişi, âlemin ve cümle yaratılmışın özüne vakıf olabilecek derecede bilgi ve irfan sahibidir. Bu donanım , bu bilgi ve sezgi ile hayatın ve maveranın sırrını arar. Temizleyen ve yücelten biridir o. Sanatçı, ideolojilerin ve grupların kölesi değildir. Kelimenin tam anlamıyla hür olan sanatkâr, bütün dünyevî menfaatlerin rağmına eser vermelidir. “Sanatçı, çizgilerin, renklerin ve biçimlerin büyülü dilini bize öğreterek tabiatı güzelleştirir.” Nâmını, şanını, şöhretini bilhassa yaşadığı dönemde geniş kalabalıklara duyurmasıyla koşut değildir sanatçının büyüklüğü.

Sanat Ansiklopedisi’nin aynı maddesinde şu satırlar kayıtlıdır: “Sanatkâr olmak için büyük bir sanat duygusuna ve o duyguyu başkalarına intikal ettirebilecek bir ifade kabiliyetine ve iktidara malik olmak icap eder. (…) Bir mimar, bir ressam veya heykeltıraş sanattaki kabiliyet ve hassasiyetine bakılmaksızın sanatkâr sayılırsa da buna lâyık olmayanlara sanatkâr dememek daha doğru olur. Bu gün bizde biraz malumatı olan herkese üstat denilmesi gibi sanatla uğraşan her şahsa da sanatkâr denilmesi manasızdır.”

Güzel sanatların dışında kalan diğer mesleklerle/sanatlarla uğraşanlara ve onlarda kabiliyeti, becerisi olanlara zanaatkâr denir.

İlgili Makaleler