HalkbilimiHalk Oyunları

Türklerde Dansın Tarihi ve Önemi

Türklerde dans, eskiden dinsel bir anlam taşıyordu. Şaman’ın yaptığı danslar kötü ruhları kovmak için verilen savaşımı temsil ediyordu ve büyüye yönelikti. Kaynaklarda, çeşitli nedenlerle yapılan büyük şölenlerde topluca dans edildiği, şamanın elindeki kılıçla dansı yönettiği belirtilir.

Orta Asya’da yaşayan Türkler arasında dans. bir anlamda ruhla bedenin birleşmesi ve sonra ruhun bedenden sıyrılmasını temsil eder. Dansta, doğaya öykünme sözkonusudur. Figürler bir doğa olayını, bir canlıyı ya da doğa insan ilişkilerini konu alır. Türkler’in hastalıkları ve kötü ruhları kovmak için şarkı söyleyip topluca ateş çevresinde dans ettikleri bilinmektedir. (bedük.)  Şaman inanışlarından kaynaklanan bu tür törenlere ve danslara, Anadolu’nun çeşitli yörelerinde yaşayan Türkmenler arasında günümüzde de rastlanmaktadır

Batı Türklerinde dans, dinsel (sema* semah* vb), klasik (köçekçe* çiftetelli* vb.) ve halk dansları (bar* halay”, zeybek* karşılama”) olmak üzere üçe ayrılabilir Dinsel danslardan sema, daha çok mevlevi tekkelerinde, klasik danslar saray, konak ve büyük kentlerde, halk oyunlarıysa Anadolu’da gelişmişti.

Osmanlı döneminde saray ve konaklarda özel olarak müzik ve dans dersleri aldırılan birçok cariye vardı. Dans ederken atılan her adımın usule uygun olması gerektiğinden, cariyelere ilkin usul dersleri verilirdi. Dans ederken hiçbir figür gelişigüzel kullanılmazdı. Dans etmek belli bir disiplini ve eğitimi gerektirirdi. Bunların yanı sıra saray ve konaklarda çengi* ve köçekler de gösteri yaparlardı.

Çengi ve köçeklerin yaptığı danslar, kimi zaman dramatik özellikler taşırdı. Çengilik ya da köçeklik yapmak isteyen, usta bir oyuncunun yanında uzun süre eğitim görürdü. Köçekliği daha çok azınlıktan olanlar meslek edinirdi. Müslüman olanlar saray ve konaklar dışında genel yerlerde dans edemezdi. Azınlıktan olanlar için böyle bir kısıtlama yoktu. Çengi ve köçekler çağrıldıkları yere kolbaşı yönetiminde gider, hazırlıklarını gördükten sonra belli bir di-, siplin içinde gösterilerini yapar, anlaştıkları ücret dışında bolca da bahşiş toplarlardı. XVIII. yy’a değin bu özelliklerini koruyan köçek ve çengiler XIX. yy.’da yozlaşmaya başladılar ve 1857’de köçekliğin kaldırılmasıyla dağıldılar.

Tanzimat döneminden önce batı kaynaklı danslara ancak büyük kentlerdeki yabancı elçilerin ve İstanbul’a yerleşmiş varlıklı tüccarların evinde rastlanıyordu.

Abdülmecit döneminde Avrupa’dan getirtilen öğretmenlerin saraydaki cariyelere dans ve müzik dersi verdikleri bilinmektedir. Bunlar, zaman zaman kendilerine özgü giysiler içinde batı kaynaklı danslar sergiliyorlardı. Saray ve konaklarda yapılan dansların en ilginçlerinden biri de, matrak’tı. Bu dans dört ayaklı bir direk üzerine bağlanıp aşağı sarkıtılan kurdelelerle yapılıyordu. Dansçılar çeşitli figürler yaparak döne döne dans ederken, bir yandan da bu kurdeleleri örüyor, tepeye kadar ördükten sonra da aynı biçimde çözüyorlardı.

Tanzimat dönemiyle birlikte batı kaynaklı danslar, istanbul’dan başlayarak öteki büyük kentlere de girmeye başladı. XIX. yy. ortalarında genel yerlerde kanto* adı verilen şarkılı danslar yaygınlaştı. Daha sonraki dönemlerde batı etkisi giderek arttı ve Batı’da moda olmuş danslar kısa bir süre sonra büyük kentlerde de uygulanmaya başlandı.

Anadolu’nun zengin bir halk dansları birikimi vardır Yörelere göre değişik özellikler taşıyan halk dansları, genellikle doğayı, doğa insan ilişkilerini ve yaşam deneyimlerini konu alır. Yörenin doğası, günlük yaşam, inanışlar doğa ilişkileri, günlük yaşamda yeri olan bir canlı ya da yaşanan etkileyici bir olay, oyun figürlerinin kaynaklarını oluşturur. Geçmişte halk oyunlarının kaynaklarını, özgün biçimlerini araştırma konusunda herhangi bir araştırma yapılmamasına karşın, günümüzde bu konuda yoğun çalışmalar vardır.

İlgili diğer konu: Türk Halk Dansları Nelerdir?