Yorgancılık Nedir? Yorgancılık Mesleğinin Tarihi

Yorgan sözcüğü eski Türkçede örtmek, sarmak, kaplamak, kuşatmak anlamına gelen “yör” sözcüğünden “yör-gen”, “yörgen”, “yorgan” şeklinde türetilmiştir. Yorgan, örtünmek ya da bürünmek içindir. Günümüzde ise yorgan, yatakta örtünmeye yarayan, iki yüzü arası pamuk, yün ya da kuş tüyü doldurularak dikilen örtü olarak tanımlanmaktadır.

Yorgan sözcüğünün bilebildiğimiz en eski söylenişi “yogurkan” şeklindedir ve Uygur kaynaklarında bulunmaktadır. Kaşgarlı Mahmut’un 1073 yılında tamamladığı Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserde “yorgan” sözcüğü “yogurkan” şeklinde kayıtlıdır. 13. yüzyıl sonu ile 14. yüzyıl başlarında yazıldığı sanılan İbnü Mühenna Lügatı ile 14. yüzyılın başında yazılan Abu Heyyan Lügatinde “yorgan” sözcüğü bugünkü yazılışlarıyla yer almaktadır.

Türklerde, özellikle Anadolu’da yerleşik düzene geçtikten sonra, yorgancılık sanatının geliştiğine tanık olmaktayız. Bu gelişimi Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalan çeşitli belgelerden izleyebiliyoruz. Osmanlılarda yorgancılar esnaf loncaları arasında “yorgancı esnafı” olarak yer almakta idi.

Osmanlılarda yorgan yüzleri genellikle kadife, atlas, ipek ve ketenden yapılır ve üzerlerine çeşitli motifler işlenirdi. Bazı değerli yorganlar da, değerli taşlar, altın ve gümüş tellerle bezenirdi. Bu değerli yorganlar, saraylarda, zenginlerin konak ve evlerinde kullanılırdı. Halk ise tahta kalıplarla kumaşa basılan motiflerin bulunduğu basma ya da yazma yüzlü yorganlar kullanırdı.

Bu kumaşları hazırlayan meslek sahipleri “basmacılar” ve “yazmacılar” gibi ayrı meslek dallarını oluştururlardı. En iyi basma ve yazma yorgan-yastık yüzleri, İstanbul’da, Kandilli’de ve Üsküdar’da yapılırdı. Tokat, Kastamonu ve Bartın’da da yorgan yüzleri üretiliyordu.

Abdülaziz Bey, Osmanlıların adet, merasim ve tabirlerini anlattığı eserinde, İstanbul’da kullanılan yorganlar hakkında bilgi vermektedir. Osmanlılarda, İstanbul’da oturan zengin ve kibar kişiler değerli yorganlar kullanırdı. Halkın kullandığı yorganlar ise kumaş olarak hemen hemen her şeyden yapılırdı. Yorganlar genellikle yazmadan olurdu. En tanınmışı Kandilli yazması idi. Ayrıca Üsküdar, Samatya, Kadıköy ve Rumelihisarı yazmaları da vardı. Yazma yorgan yüzlerinin bir kısmı el yazması olarak fırça ve kalemle basit tezgahlarda yapılırdı.

Bir kısmı da fabrikalarda basmalar gibi imal edilirdi. Sarı ve siyah dallar basılı Kıbrıs basmaları da o zamanlar kullanılan basmalardandır.

Kıymetli yorganlar, düz şal ve telli ipekten yapılırdı. Sevai denilen ipekliden ve kutni denilen değerli bir kumaştan yapılanları vardır.

Geleneksel mesleklerden olan yorgancılık, kılıf içine yün ve pamuk konularak yorgan ve yastık gibi eşyaların yapılmasıdır. Hallaçlık da yorgancılık ile birlikte anılması gereken geleneksel bir meslektir ve bir yörede üretim yapan yorgancı var ise hallaç da bulunmaktadır.

Hazır yatak ve yorganların yaygınlaştığı günümüzde, el yapımı yorganların alıcıları azalmıştır, buna bağlı olarak yorgancıların sayısı da. Ancak günümüzde gelinlerin çeyizlerine kadife, ipek ve saten kumaşlardan yapılmış yorgan konması geleneği devam etmektedir. Sünnet, beşik ve loğusa yorganları da diktirilmektedir. Yorgan yüzü olarak en çok basma ve saten kumaşlar tercih edilir. Basma yorganlar günlük kullanım içindir. Saten yorganlar ise çeyiz için hazırlanır.

Yorganlar, tek kişilik, çift kişilik yorganlar olarak hazırlanır. Yeni doğan çocuklar için beşik yorganları, daha büyük çocuklar için de çocuk yorganları yapılmaktadır. Yorganlar büyüklüklerine göre 3-4 kg. pamuk ve 4-5 m. kumaş ve 4-5 m. astardan oluşur.

Yorgan üzerinde yer alan modeller çeşitli adlarla anılmaktadır, örneğin lale, buket lale fırıldak, gün, güneş, tren yolu, karanfil, yonca, kabak çiçeği, göçmen kuşları, menekşe, bülbül, kelebek, kırlangıç, pervane, mekik, tavus kuşu, şemsiye bu adlar arasında sayılabilir.

Günümüzde yorgancılık Aydın, Antalya, Çankırı, Çorum, Giresun, Isparta, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Muğla, Uşak, Tunceli ve Yalova’da devam etmektedir.

İlgili Makaleler