Batıl İnançlar Nelerdir? Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Batıl İnançlar ve Hurafeler Hakkında Bilgiler
Batıl inanç nedir? Batıl inançlar nasıl ortaya çıkmıştır? Batıl inanç objeleri nelerdir? Ülkelerin batıl inançları hakkında bilgi.
İnsan topluluğu içinde yerleşmiş, korkudan, ihtiyaçtan, bazı uğursuz tesadüflerin bıraktığı etkilerden dogma, asılsız inanışlardır.
İçinde yaşadığımız bilim çağında bile, ilkel insan topluluklarının İnanışlarını yaşıyan fertlere rastlanır. Korkunç tabiat olayları, gökkubbenin azameti karşısında aczini duyan insanoğluncla Tanrı kavramı ile birlikte boş inanlar da başlamış, bunların birçoğu nesilden nesile zamanımıza kadar ulaşmıştır.
Bugün, bereket dilenmek veya gazabından korunmak için Nil nehrine memleketin en güzel, en körpe bakiresini kuman edecek bir Mısırlıya rastlanmazsa da ay veya güneş tutulunca silâh atarak, sahan kapağı çalarak ayı veya güneşi kurtarmaya kalkışanlar yok değildir.
Yine bugün, okumuş bir kadın kahve falından yarını öğrenmek istediği gibi, üzerine titrediği yavrusunu kem gözlerden korumak için ona bir nazarlık takmayı da ihmal etmez. Bu, İnsanın gizli bir kuvvete İnanma ve böylece ferahlama İhtiyacından ileri gelir. Burada boş inanlara kendi kendine telkin de karışmaktadır.
Boş İnanların kaynağına doğru gidilirse bunların arasında aile ve iş hayatını düzene koymak için sokuşturulmuş bulunanlara da rastlanır. Eski çağların terbiyecisi aile efradını günah la korkutmuştur. Gece vakti tırnak kesmek günahtır demekle, kötü ışık şartları altında pis bir tırnağın öteye beriye sıçrayıp kalmasını, hattâ elin kesilmesini önlemek istemiş, perşembe günü tırnak kesmenin sevap olduğunu, eve bereket getireceğini söylemekle evde tırnakların hiç olmazsa haftada bir kere kesilmesini sağlamaya çalışmıştır. Evlerde falan gün çamaşır yıkanır, falan gün yorgan kaplanır. Eskiden hafta tatili olan cuma gününe yemekten başka iş bırakılmaz. Bu günah korkusu ile, haftalık ev işlerini düzene sokmaktan başka bir şey değildir. Birçok evlerde bu geleneklere hala rastlanır.
Çocuk çamaşırlarının, bezlerinin gece ipte ve bahçede asılı kalması iyi sayılmaz Çünkü zehirli bir böcek bu çamaşırlara gizlenebilir, çamaşırların çalınması de mümkündür. Misafirin, yolcunun arkasından hemen ortalık süpürmeye kalkılması kötü sayılmıştır, çünkü misafirin herhangi bir sebeple geri dönüp o temizlik telâşım görmesi hoş olmaz. Gece sokağa çirket suları serpmek de çarpılmak korkusu ile önlenmiştir, çünkü kirli suların yoldan geçen birinin üzerine gelmesi ihtimali vardır.
Bunun gibi daha birçok boş inanlar sayılabilir. Batılılar, bilhassa Fransızlar ayna kırmanın uğursuzluk getireceğine inanırlar. Kazayla dahi olsa, ayna kıran bir kimse yedi yıl bütün uğursuzluklara uğrayacağına inanır. Bazı memleketlerde de duvara dayalı bir merdivenin altından geçmek uğursuzluk sayılır. Gene batı memleketlerinde sofranın üzerine tuz dökülmesi, sofra da çatalların bir haç meydana getirecek şekilde üst üste konulması felâket öncüsü olarak kabul edilir.
Birçokları başkasının elinden makas, bıçak gibi kesici aletler’ almazlar; çok zorda kalırlarsa üzerine tükürüyormuş gib yaparlar. Bunun gibi, sabunu başkasının elinden almayanlar da vardır. Bunlar makası, bıçağı ancak ellerinin üzerine konulursa alırlar
Birçok kimse zakkum çiçeğini koklarsa Cehenneme gideceğine, incir ağacının altına su dökmenin, çarşamba günleri çamaşır yıkamanın, hattâ göz seyirmesinin kötü olaylara yol açacağına inanır. Birçok yerlerde de ölünün üzerine bıçak konulur. Bunların doğrudan doğruya dinle İlgis olmamakla beraber çok eski kavimlerden günümüze kadar geldiği sanılmaktadır.
Kaynak: Hayat Ansiklopedisi Cilt 2 Sayfa 642
Büyü gibi, yüzyıllar boyunca cahil halkın soyulmasına sebep olmuş tamamıyla boş inançlar da vardır Günümüzde de büyüye inananlar az değildir. Çünkü boş inançları yaşatan aciz ve çaresizliklerdir. İnsanların bu zaafından faydalanan birtakım açıkgözler türemiş, bunu bir kazanç haline getirmişlerdir.
Boş inançlar arasında adaklar da büyük yer tutar. Adaklar ümitleri yaşattıkları ve insanlara bu yönden kuvvet verdikleri için kıymetlerini ve boş inançlar içinde kuvvetli yerlerini yüzyıllarca sürdürmüşlerdir
Batılılar 13 sayısını uğursuz sayarlar, bir kibritten üç sigara yakılırsa o üç kişiden birinin felâket göreceğine inanırlar. Çünkü İsa’nın, öldürülmeden önce, Havariler’le birlikte yemek yediği akşam sofrada on üç kişi varmış; bir savaşta da, gece sigara yakmak için askerler kibrit çakmışlar, bunun üzerine düşman onların bulundukları yere ateş edince, sigarasını aynı kibritten yakan üçüncü asker yaralanıp ölmüş.
Fatih İstanbul’u bir salı günü aldığı için Hıristiyanlar salı gününü uğursuz saymışlar, sonradan bu zihniyet Türklerin boş inançları arasına da girmiş, Salı günü başlanan işler sallanır gib tamamiyle boş ve yersiz bir inanç haline gelmiştir
Boş inançları destekleyen ve yaşatan unsurlardan biri de rüyalardır İlim ve fen tam bir izahını yapamadığı için, rüyalara inanan insanlar pek çoktur. En medeni insanlar arasında rüyalara inananlar insan beyninin alıcı ve verici bir radyo istasyonu halinde bulunduğunu, başka dimağların duygu istek ve kararlarını aldığını ve kendi kararlarını, hareketlerini başka beyinlere ilettiğini ileri sürerler Bu inanlara göre rüyalarda görülen eşyanın delâler ettiği şeyler vardır İp görülür, yolcu gelir; ölü görülür, diriye kavuşulur; ağlanır, sevince delâlet eder; çiğ et görülür, kavga ve keder alâmeti olur.