Türk Mimarisinde Kapılar (Kapı Çeşitleri, Selçuklu Taç Kapıları)
Türk Mimarisinde Kapılar, Anadolu Selçuklu Taç Kapıları. Osmanlı Devri Taç Kapıları, Türk Mimarisinde Kullanılan Kapı Çeşitleri
Türk mimarisinin önemli unsurlarından biridir. Kapılar iki çeşittir. Biri yalnız giriş vazifesini gören basit ve küçük kapılar, diğeri de anıtsal binalarda cephelerin en süslü kısmını meydana getiren ve taç kapı adı verilen büyük ve gösterişli kapılardır. Bunlara farsça baş kapı anlamına serder veya ön kapı anlamına pistak adı da verilir.
Selçuklu mimarîsinde taç kapılara büyük önem verildiği görülür. Selçuk devrinde taç kapılar hemen hemen binanın en süslü kısmını meydana getiriyordu, ön Asya’nın bütün İslâm-türk binalarında Selçuklu, Osmanlı devri binalarında kapı en önemli bir kısımdır. Bunun örneğini Hindistan’da ve Mısır’daki Türk binalarında görmek mümkündür.
Selçuk taç-kapıları iki kalın ve yüksek kâgir ayak ortasına yapılmış bir sivri kemerden ve bunun içerisine yerleştirilen daha içerlek ikinci kapıdan ibarettir. Bu ikinci kapının kemeri daha basıktır. Bunların düz atkılı olanları da vardır. Alt kapının üzerinde genellikle bir kitabe bulunur. Hemen hemen binanın kubbesi seviyesine kadar yükselen kapılar bütün cephenin en süslü kısmını meydana getirir. Göze ilk çarpan kısım olan kapılara Selçuk mimarları büyük önem vermiş ve bütün süslemeyi kapılar üzerinde toplamışlardır.
Taç kapıların cephesindeki büyük kemerin etrafı silme ve pervazlarla çevrelenmiş, taştan oyma bezemeler, kabaralarla süslenmiştir. Bu süslemeler halı veya kumaş bezemelerini andırır. Halkın girmesine ayrılan büyük kapılara Osmanlılar cümle kapısı adını verirler. Cümle kapısı aynı zamanda bir taç kapı anlamında olabilir. Genellikle bütün taç kapılar bir cümle kapısıdır.
Osmanlı taç-kapıları Selçuklu kapıları kadar gösterişli ve süslü değildir. Selçuklularda olduğu gibi sivri kemerli olan bu kapıların altlarındaki daha küçük ve basık kemerli içerlek kapı arasındaki duvar kalınlığı da iki taraflı duvar hücreleriyle süslenerek geniş bir geçit meydana getirir, iç kemerle dış büyük kemer arasındaki tavan kısmı da kar-naslarla bağlanarak kapıya plastik bir kütle bütünlüğü verilir. Osmanlılarda kapıların binaya oranla küçük yapılmasının başlıca sebebi dışarıdaki sıcak veya soğuk havanın içeriye girmesini önlemektir. Hatta kapılara meşin perde asılarak içerisi hava akımından kurtarılmış olur. Ev ve medrese odaları gibi oturmağa yarayan meskenlerin kapıları da bu sebepten küçük yapılır. Oda kapıları kâgir binalarda basık veya daire kavsi kemerli, ahşap binalarda düz atkılıdır.
Osmanlı devri Taç kapıların cephe duvarları silmeler ve oymalarla, tepeleri taç şeklinde oymalı bir tepelikle süslenir. Taç kapılarda genellikle yandaki iki ayağın giriş tarafına gelen köşelerine yuvarlak ve zarif başlıklı sütunlar veya silindir şeklinde silmeler konur. Bundan amaç kapıdan geçenlerin duvarın sivri köşelerine çarpmamaları ve sürtünmelerle bu köşelerin aşınmamasıdır. Köşelere konulan sütunlar kum saatine benzediğinden, bunlara kum saati adı verilir. Bu sütunlar büyük bir ağırlık taşımayacağı ve üzerine ağırlık geldiği zaman kırılacağı için üzerinde serbestçe dönecek şekilde konulmuştur. Bu sebeple halk arasında bunların kapının basıp basmadığını anlamak için konulduğu söylenir