Türkler’de Küpeli Erkekler
Kulak memesine takılan, ekseriya kıymetli maden ve taşlardan yapılan süse “küpe” denildiğini biliyoruz. Şemseddin Sami, “Kâmus-ı Türki” adlı eserinde, küpe için, “kadınların kulağa astıkları süs” şeklinde bir açıklamaya yer veriyorsa da, küpenin yalnızca kadına tahsis edilmesi hatalıdır. Çünkü eski Türk töresinde, erkekler de küpe takmışlardır.
Prof. Dr. Fuat Köprülü’nün araştırmalarından çıkardığı sonuca göre, Türkler arasında kulağa halka yahut küpe takmak âdeti İslâmlıktan önceki devirlerde bile vardır. Cengiz Han çocuklarında, Timurlularda, Kara-Koyunlular’da ve Ak-Koyunlular’da hükümdarlar kıymetli küpeler takmaktadırlar. Kara-Koyunlular ve Ak-Koyunlular’da, yalnız hükümdarlar değil, orduyu teşkil eden Türkmenlerin de kulaklarına halkalar takmaları bu âdetin özellikle Türkmenlerde çok yayılmış olduğunu anlatmaktadır. Ama bunların kulaklarına halkalar takmaları hiç bir suretle “esaret ve inkiyat timsali” olarak kabul edilemez”).
Kara-Koyunlu hükümdarı Kara Yusuf’un 1420 yılında, 65 yaşında iken ordugâhta öldüğü zaman, askerlerinin küpelerini almak için kulaklarını kestiklerine dair bilgilere de rastlamaktayız’.
Kuzey Uygur devletini yıkan Karaşar’ın kuzeyindeki Akdağlar yakınında oturan Hakas’larda, erkekler kulaklarına küpe takarlar.
XIV. yüzyılda Anadolu’da esnaf tabakası ile zanaat erbabının çok yakın bağları olduğu Ahi zaviyelerinde şeyhler ve müritleri, bir sanata sahip olduklarının alâmeti olarak sağ kulaklarına bir küpe takmışlardır. Ahilerin içinden çıkarak bir hanedanın kurucusu olmuş Osman Gazi’nin torunları bu hâtıranın yolunda bir sanat öğrenmeye heveskâr olmuşlar, bir kısmı hünerlerin içinde muhakkak ki bir asalet taşıyan yazı sanatında çalışmışlardır. Bu arada Kanuni Sultan Süleyman gibi büyük bir imparator da kuyumculuk ile meşgul olmuştur. Yavuz Sultan Selim’in kulağında bir küpe taşıdığı, küpeli muhayyel bir portresi yapılacak kadar meşhurdur. Kanuni Sultan Süleyman’ı yakından görmüş olan Fransız rahibi Jârom Morand da, büyük padişahın sağ kulağında bir fındık büyüklüğünde ve armut şeklinde tek inciden küpesi olduğunu söylemektedir.
Bazı şeyhler, kalender dervişler kulaklarına küpe takmaya asrımız başına kadar devam etmişlerdir. Erkeklerden küpe takanların bir kısmı da sırf süslenme bakımından, oyuncu kollarının genç rakkasları olmuştur. XVII. yüzyılda Evliya Çelebi, Küpeli Ayvaz Şah adında meşhur bir köçekten bahseder”).
Bir Türk-Oğuz uruğu olan Kürtler’de de bu geleneğin var olduğunu bilmekteyiz.
“Tarih Encümeni Mecmuasında yayınlanan bir dörtlükte, 1584 yılında İran seferine iştirak için gelen asker ve kumandanı ve kumandanın kulağındaki küpe şöyle tarif ediliyor :
“Gelmişti ceyş-i Kürdistan tamâm Her biri rezm eri, div irtisam Mülk-i Palu hâkimi Cemşid-i fer Kûşe-i guşında var mengûş-ı zer”
Günümüzün Türkçesi ile :
Gelmişti tüm Kürdistan askeri Herbir savaşçısı dev gibi iri idi Göründü kulağında altın küpesi ile Palu’8′ mülkünün hâkimi güçlü Cemşid’i.
Van’a seyahat eden Evliya Çelebi, Çölemerik/Hakkari, Şatak ve Vastan halkından bahsederken : “Genellikle kulaklarının yanları bıçakla delinip kan akıtarak turna, şahin ve horoz telleri sokmuşlar-dır”‘0’ demektedir.
Evliya Çelebi, yine Van’da gördüğü “bin beş yüz küpeli Tatar askerinden de haber vermektedir.
Prof. Dr. M. Fahrettin Kırzıoğlu da, folklor bakımından incelediği Kürt Türklerindeki bu gelenek ilgili olarak; “Erkek çocuğa küpe takma ve bununla cinleri, perileri kandırıp 7 veya 9 gibi tek yıllı yaşında sünnet oluncaya kadar oğlanın saçını uzatıp kız elbisesi giydirmek. 1. Sultan Selim’in, Maraşlı (Dulkadırlı) Türkmen anasının bu milli geleneğe göre bebekken kulağına taktığı küpeyi, büyüyüp Osmanlı Padişahı ve Halife-i Müslimin olduğu hâlde çıkarmayışı gibi, ‘Küpeli-Kürt erkekleri de, ölünceye değin bunu kulaklarından çıkarmazların demektedir.
Son zamanlara kadar da bu âdetin Kürtler arasında yaşatıldığını söyleyebiliriz. Bizim de bu hususta gözlemlerimiz olmuştur. Bilhassa çocuları yaşamayan ailelerde bu gelenek daha belirgindir. Bu tür aileler, kalan tek oğullarının yaşaması için okul çağına gelinceye kadar saçlarını kesmezler, kız elbisesi giydirip, sağ kulağına da küpe takarlar.
Anadolu’nun pek çok yerinde de benzer âdetlere rastlanmaktadır. Örneğin Gaziantep’te, köylülerin erkek çocuklarının kulaklarına küpe taktıkları görülmektedir’.
Dede Korkut destanlarında da, “kulağı altın küpeli Oğuz beylerinden” bahsedildiği bilinmektedir.