HalkbilimiEl Sanatları

Alçı Sanatı Nedir? Nasıl Yapılır? Alçı Sanatına Örnek

Alçı sanatı nedir? Alçı sanatı nasıl yapılır? Alçı süslemeleri hangi camilerde ve mescitlerde kullanılmıştır. Alçı sanatına örnekler

ALÇI (Eşyalar-Süslemeler), Alçı taşının hafif ateşte pişirilip öğütülmesi, sonra su ile karıştırılarak hamur haline getirilmesi ile yapılan eser ve süslemeler. 

Kimyacıların kalsiyum sülfat adını verdikleri alçı, doğada mızrak ucu ( biçiminde yarı saydam billursu bir taş olan alçı taşından elde edilir.

Alçı taşı, özel fırınlarda 150 derece ısıtılınca, kuru havada suyunu yitirip incecik bir toza dönüşür: işte bu, alçıdır. Bu toz, yeterli miktarda suyla karılınca, koyu lapa haline gelir; mikroskopik billûrları, alçıtaşım yeniden meydana getiriyormuş gibi birbirine sağlamca kaynar. Birçok çeşidi bulunan alçı, işlenmesi kolay bir maddedir ve pek çok yerde kullanılır.

Oldukça kaba olan yapı alçısı, hafif kaplama yapımında (alçı karolar) kullanılır; daha çok sulandırılırsa duvarları ve tavanları badana etmeğe de yarar. Kolayca yoğrulup çeşitli biçimlere sokulabildiği için alçı, biblo ve heykel kalıbı çıkarmakta çok işe yarayan bir maddedir; sonradan seri halinde yapımına imkân verecek kalıpların dökülmesinde de kullanılır. Polisler yerdeki izleri (ayak izleri, lastik izleri vb.) almak için alçıdan da yararlanırlar. Tıp alanında, kırılan kemiklerin sarıldıktan sonra «alçıya alınması ve dişçilikte protez yapımı işlerinde de alçı kullanılır.

Alçı çeşitli alanlarda kullanılır

Bazı alçı çeşitlerinin özel kullanılma yerleri vardır. Örneğin, tarımda alçılama toprağın tuzunu azaltmak veya verimini arttırmak amacıyla tarla veya çayırı kükürt ve kalsiyumla beslemeğe yarar. Bağcılıkta başvurulan başka bir alçılama biçimi, şarabın asit oranını arttırmağa yarar. Cerrahlıkta ise kırık kemikler oynamasın, kolayca kaynayıp iyileşsin diye alçıya konur.

El Hüneri ve Sanatı

Alçıyı işlemek için el çabukluğu şarttır. Her şeyden önce, bu maddenin birkaç dakika içinde donduğunu, ama buna karşılık sertleşmesinin saatler sürdüğünü bilmek gerekir. Bu yüzden alçı henüz yaşken kalıptan çıkartılmamalıdır. Alçının dozunu ayarlamak da ince bir iştir: ne kadar çok su katılırsa, sağlamlığı, direnci o derece azalır.

Yapı sanatlarında süsleme malzemesi olarak alçı ayrı bir önem kazanır. Sıva üzerine çiviler mıhlanarak alçı kabartmalar yapılır. Türk mimarlık sanatında mala ile yapılan kabartmalara malakârî, fırça ile yapılan süslemelere kalemkârı adı verilir. Mimar Sinan’ın Sokullu Camii’nde bu sanatın güzel örneklerine rastlanır.

Yapılarda, duvar ve tavan süslemelerinde, petekli pencere ve vitraylarda, kabartma çerçeve ve mobilyalarda, heykel, biblo yapımında kullanılır. Alçı, İslam sanatında çok önemli bir süsleme unsurudur. Gazne, Fatımi, Emevi, Abbasi ve Büyük Selçuklu sanatında çok sık görüldüğü gibi, Anadolu Selçuklu sanatı mimari yapılarında, özellikle saray ve köşk gibi sivil yapılarda süslemeyi tamamlamıştır.

Konya’daki Selçuklu Köşkü ile Beyşehir Kubâb-âbad Sarayı alçı süsleme örneklerini Konya İnce minare ve Karatay medreseleri ile İstanbul Türk ve İslam Eserleri müzelerinde görmek mümkündür.

Osmanlı devri dini ve sivil mimarisinde de yer alan alçı daha çok pencere ve tavan süslemeleri arasında yer almaktadır. İstanbul Sokullu Camii mahfeli tavanlarında, saray, köşk ve yalı tavanlarında kabartma süslemeler halindedir. Bunların üzeri kalem işi nakışlarla boyanmış ve yaldızlanmıştır.

Beylikler devrinde yapı içlerinde alçı oldukça bol kullanılmıştır. Özellikle tabhaneli ve zaviyeli camilerde ocak ve nişlerin bezemeleri alçılarla süslendiğini görürüz. Amasya Beyazıt Paşa, Bursa Yıldırım ve Yeşil camilerinde bu çeşit nişler vardır.

14.-15. Yüzyıl mihraplarında sık olarak alçı kullanılmıştır. Özellikle ahşap direkli camilerde bu tip mihraplar sık görülür. Ankara Ahi Elvan, Geneği, Hoca Hundi, Karanlık, Molla-Büyük, Hacı İvaz, Ayaş Ulu, Sivrihisar Ulu, İlisra Ulu Camileri birbirine çok benzer ve yüzeysel kabartmalara sahip kalıplama tekniğinde yapılmış mihraplara sahiptir. Bu mihrapların bezemelerinde geometrik bordürler hakimdir. Ankara Molla Büyük camii mihrabında olduğu gibi alçı kabartmalar arasına “Milet tipi” çini kâselerin gömülmesi Beylikler devrine ait bir özelliktir. Mihrapların birbirine benzerlikleri aynı ustalar grubunun aynı tip kalıpları kullandıklarını akla getirmektedir. Alçının bolluğuna karşılık malakarinin çok ender kullanıldığını görürüz.

Kalem işi, duvarlara sıva üzerine fırça ile işlenen renkli desenlerdir. Ahşap veya ender olarak alçı üzerine de kalem işi adını alan bezemeler işlenir. Bugüne kalan Beylikler devri kalem işi örnekleri yaygın değildir.

Ahşap üzerine Rumi ve çiçek bezemelerinin işlendiği Ankara Poyracı, Hoca Hundi ve Geneği mescitlerini Beylikler devrine örnek olarak verilebilir. Bu tarz bezemelerin en zengin örneklerini Kastamonu “Kasabaköy Candaroğlu Mahmut Bey” camiinde görürüz.

Sıva üzerine kalem işi bezemelere özellikle Bursa ve Edirne eserlerinde rastlarız. Edirne Beylerbeyi, Muradiye, Üç Şerefeli, Mezit Bey camilerinde, Bursa Şehzade Ahmet ve Hatuniye türbelerinde ve Yeşil Cami’de Rumiler, bitkisel desenler, kufi ve neshi yazılar devrin kalem işi bezemeleri için fikir verir. Bu süslemelerin çoğu sıva altında kalmış ve çeşitli devirlerde yapılan onarımlarda yenilenmiş ve karakter değiştirmişlerdir. Kalem işi kolay aşınan, nemden zarar gören ve dökülen bir bezemedir. Bu nedenle Beylikler dönemi kalem işlerinden çok azı günümüze kadar gelebilmiştir (Öney, 1989: 31s).