Bakırcılık Sanatı Nedir? Bakırcılık Nasıl Yapılır?

Bakırcılık, Bakır kap kaçak yapımı ve/ya da satışıyla uğraşan iş dalı.

Anadolu’da bakırcılığın gelişimi, çok eski tarihlere kadar uzanmaktadır. Çatalhöyük’te yapılan kazılardan elde edilen bulgular, bakır cevherinin, arıtılan madenlerin başında geldiğini göstermektedir.

Tavlama tekniği de ilk kez Anadolu’da gerçekleştirilmiştir. Çayönü, Çatalhöyük ve Süberde kazılarından çıkan ve İ.Ö. VII. bine tarihlenen, dövme tekniğiyle yapılmış iğne, kanca gibi gereçler ve çeşitli süs eşyaları bunu kanıtlamaktadır.  Yapılan araştırmalar, Anadolu’ da bakır cevheri yataklarının Eskiçağdan beri işletildiğini doğrulamaktadır.

Roma ve Bizans dönemlerinde de, Anadolu’da gelişmiş maden sanatı atölyeleri bulunuyordu. Büyük Selçuklular ile birlikte, İslam maden sanatında önemli bir gelişme oldu. Selçuklular, sanatın birçok dalında olduğu gibi maden sanatının gelişiminde de önemli rol oynadılar. Selçuklular ‘ın İslam maden sanatına getirdiği en büyük yenilik, % 70 bakır, % 30 çinkodan oluşan pirincin her türlü kap yapım ve işleme tekniğinde kullanılışıdır. Bu dönemde gelişmiş maden sanatı atölyelerinin bulunduğu yerlerin başında Konya, Mardin, Hasankeyf, Diyarbakır, Cizre, Siirt, Harput, Erzincan ve Erzurum geliyordu.

Osmanlı devletinin kurulmasından sonra, gerek Anadolu’da, gerekse Balkanlar’da bakır madeni yataklarının yoğun olarak işletildiği ve maden sanatının doruk noktasına eriştiği bilinmektedir. Bu döneme ilişkin bakır eserlerin hemen tümü, üstün bir işçiliğin ürünüdür. Kap türlerinin fazlalığı, zengin biçimler, özgün bezemeler, bu dönem bakır işçiliğinin ayırt edici özelliklerini oluşturmaktadır. Anadolu ve Balkanlardaki çok sayıda maden sanatı atölyelerinin en tanınmışları: Balkanlar’da Üsküp, Priştine ve Saraybosna; Anadolu’da Gaziantep, Kahramanmaraş, Mardin, Diyarbakır, Siirt, Muğla, Malatya, Elazığ, Erzurum, Trabzon, Giresun, Ordu, Sivas, Tokat, Kayseri, Çankırı, Çorum, Amasya, Kastamonu, Konya, Burdur, Denizli, Afyon, Kütahya, Balıkesir, Bursa, İstanbul ve Edirne idi. Bunlardan bazıları, günümüzde de bakırcılık merkezlerindendir.

Bakır kap yapım teknikleri dövme, dökme, sıvama (tornada çekme) ve preste basma olmak üzere dört ana bölüme ayrılır. Bunlardan dövme tekniği, bakır külçesini çekiçle döverek levha haline getirmek ve biçimlendirmek üzere, binlerce yıldan beri kullanılan bir yöntemdir. Ham bakır kalhanede eritildikten sonra tahta (sonradan pik demirden yapılmış) kalıplara dökülür. Bunlardan çıkartılan külçeler, uzun, ağır çekiçlerle dövülerek levha haline getirilir. Bu işlem, sayıları 5-10 arasında değişen kol’ adı verilen bir ekip tarafından gerçekleştirilir. Günümüzde bu işlem otomatik silindirlerce gerçekleştirilmektedir. Bunlar, levhanın her yerinde kalınlığın aynı olması ve sağladığı kolaylık nedeniyle tercih edilmekteyse de dövme bakır kadar dayanıklı değildir.

Külçe bakırın dövme tekniğiyle levha haline getirilişi, Surname-i hümayun (XVI. yy.) ve Surname-i Vehbi’de (1720) yer alan minyatürlere de konu olmuştur. Bu yöntem, XX. yy.’ın başına değin Balkanlar ve Anadolu’da, geleneksel biçimini korumuştur. Hatta Anadolu’daki birçok bakır atölyesinde, bu yöntemin XX. yy.’ın ikinci yarısına değin en ufak bir fark olmaksızın sürdürüldüğü bilinmektedir. Önemli bakırcılık merkezlerinden Muğla’nın Yatağan ilçesine bağlı Kavaklıdere bucağında, ağırlığı 100 kg’a varan leblebici tavalarının yapımında, günümüzde de bu yöntem kullanılmaktadır.

Bakır, tek başına elverişli bir döküm malzemesi değildir. Bunun için kalay, kurşun, çinko gibi madenlerle karıştırılarak, dökülebilme özelliği olan bronz ve pirinç alaşımları elde edilir. Bunlardan kap kaçak gibi ev eşyası yanında kulp, kulp bağlantısı, emzik, menteşe gibi parçalar da yapılır. Sıvama (tornada çekme) ve preste basma yöntemleri, bakırcılığa sonradan girmiş yöntemlerdir. Teknolojiye koşut olarak bakırcılıkta kullanılan teknikler de gelişmiştir.

İlgili Makaleler